Die Welt'in, dün ilk uçuşunu gerçekleştiren Anka III'ün fotoğrafı ve "Türkiye'nin kendine yeterlilik planında bir sonraki kilometre taşı" başlığıyla verdiği haberde, Türkiye'nin tamamen bağımsız bir savunma stratejisi yürüttüğü belirtildi.
Haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014’te Cumhurbaşkanı olarak göreve geldikten kısa bir süre sonra savunma alanında bir strateji değişikliği başlattığı hatırlatılarak, bu stratejinin temelde “devletin artık silah konusunda diğer devletler ve onların şirketlerinden silah ithalatına bağımlı olmaması ve bu amaçla bağımsız bir askerî sanayi kurması” fikrine dayandığı kaydedildi.
Türkiye'nin bu stratejisinde başarıların görünür hale geldiği aktarılan haberde, şunlar kaydedildi:
“Sosyal medya platform X'te yer alan haberlere göre insansız hayalet savaş uçağı Anka III, ilk uçuşunu yeni tamamladı. Devasa savaş uçağı, artık tüm dünyada heyecan yaratan Türk askeri uçak modelleri filosunun bir parçası. Yeni modellerin listesi uzun ve çeşitli. Örneğin, Rus tanklarını imha etmek üzere Ukrayna'ya teslimatı manşetlere çıkan özel şirket Baykar’ın dron modellerini içeriyor. TB2 modeli şimdiden 500 adetten fazla üretildi. Katlanır kanatlı bir model (TB3) ilk kez ekim ayında havalandı ve gelecekte Suudi Arabistan'da da üretilecek.”
Alman hükümetinin aksine Türk hükümetinin Riyad'la askeri ürünlerinin ihracatı konusunda herhangi bir çekincesinin olmadığının aktarıldığı haberde, Baykar'ın büyük jet dronu Kızılelma’nın bundan bir yıl önce ilk kez havalandığı ve gelecekte ise bahar aylarında hizmete giren Türk uçak gemisi TCG Anadolu'ya konuşlanacağı bilgisi paylaşıldı.
Kendi kendine yeterlilik Batı’nın yaptırımlarına yanıt
Gerhard Hegmann’ın kaleme aldığı haberde, mayıs ayında Türk Havacılık ve Uzay Sanayiinde gerçekleşen model sunumunun diğer yeniliklere dair bir ön fikir sunduğu belirtilerek, “Burada şimdi ilk uçuşunu tamamlayan insansız savaş uçağı Anka III, büyük ekranda gösterildi. Sunumun odak noktası şu anda Türkiye'nin en büyük silahlanma projesi olan, kendi geliştirdiği ilk insanlı hayalet savaş uçağı idi. Jetin halka açık galasında Erdoğan kısa bir süre sembolik olarak kokpitte oturdu ve modelin adını duyurdu. Kaan, hükümdar, komutan veya imparator olarak tercüme edilebilir. Kaan modelinin bir gün filodaki eski ABD F-16 modellerinin yerini alması planlanıyor.” denildi.
Türkiye'nin askerî planlamacıları açısından savunma sektöründeki kendi kendine yeterlilik stratejisinin meyvesini verdiğine vurgu yapılan haberde, bunun da Batı'nın son yıllarda ülkeye uyguladığı çok sayıda yaptırıma bir yanıt olduğu kaydedildi.
Haberde, Almanya’nın Türkiye’ye artık Leopard tankı satmadığı, ABD’nin de Rusya’dan hava savunma sistemi satın alması nedeniyle Türkiye'den F-35 savaş uçağı için parça tedarikini durdurduğu aktarıldı.
Welt’in haberinde “Ancak Batı'nın Türkiye'nin silahlanmasını frenleme hesabının tutmadığı görülüyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ndeki (SIPRI) analistler geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük 100 savunma şirketinin listesini yayınladığında, gelir kaybeden ABD şirketlerinin aksine, Türk şirketleri büyük kazananlar arasında yer aldı. Sıralamada yer alan dört Türk şirketinin satışları 2022'de yüzde 22 gibi devasa bir artışla 5,5 milyar dolara yükseldi. Yalnızca dron üreticisi Baykar'da satışlar yüzde 94 arttı ve şirket listede ilk kez 76. sıraya yerleşti.” ifadelerine yer verildi.
Türk silah şirketlerinin yalnızca Türkiye’nin silahlanması için değil, aynı zamanda ihracat müşterileri için de üretim yaptığına yer verilen haberde, “Suudi Arabistan'ın Baykar'la üç milyar dolarlık bir dron anlaşması yaptığı bildirildi. Bu yıl Türkiye'nin silah ihracatının altı milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ancak Türkiye'nin askerî havacılıkta tamamen bağımsız hale gelmesi biraz daha zaman alacak. Şimdilik General Electric’ten satın alınan jet motorlarında hala gelişmeye ihtiyaç olduğu açık. Daha küçük dronlar için pervaneli motorlar üretmek nispeten kolay ancak askeri jetler için türbin motorların inşası daha zor." ifadesi kullanıldı.