AA muhabiri, ABD, İngiltere ve Avustralya'nın Hint-Pasifik'te Çin'in askeri yapılanmasının ve teknolojik ilerlemesinin "açık bir tehdit" olduğunu kabul etmesinin ardından Eylül 2021'de imzalanan AUKUS'un yıl dönümünde anlaşmaya ilişkin güncel bilgileri derledi.

Paşinyan, Azerbaycan'la barışın mümkün olduğunu vurguladı Paşinyan, Azerbaycan'la barışın mümkün olduğunu vurguladı

Ülkeler arasındaki nükleer teknolojilerin aktarılmasında üçlü işbirliğini hedefleyen AUKUS, Avustralya'nın Çin'in askeri varlığına karşı bir denge unsuru olarak nükleer denizaltılara erişmesini sağlıyor.

AUKUS sayesinde ABD ve İngiltere'nin nükleer silahlara sahip olmayan Avustralya'ya teknoloji ve yüksek zenginleştirilmiş uranyum gibi nükleer materyalleri transfer etmesi amaçlanıyor.

Avustralya'nın "geleceğin denizaltılarıyla uzaktaki düşmanlarına saldırı düzenlemesi" mümkün

ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, martta ABD'de bir araya gelerek Avustralya'nın konvansiyonel silahlı, nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar edinmesine yönelik benimsedikleri yeni yol haritasını açıkladı.

Buna göre, üç ülkenin, ortak teknoloji kapasiteleriyle yeni nesil denizaltı SSN-AUKUS'u üreteceği ve Avustralya ile İngiltere'nin "geleceğin denizaltıları" olarak nitelendirilen bu teknolojiyi kullanacağı belirtiliyor.

Avustralya ve İngiltere, 10 yıl içinde SSN-AUKUS'ları kendi iç tersanelerinde üretmek için çalışmaya başlayacak. Avustralya'nın askeri ve sivil personeli de bu seneden itibaren ABD ve İngiltere Kraliyet Donanması üslerinde eğitim alacak.

İngiltere de 2030'ların sonunda ilk SSN-AUKUS'u Kraliyet Donanmasına teslim edecek ve Avustralya'da üretilen ilk SSN AUKUS da 2040'ların başında ülkenin donanma envanterinde kendine yer bulacak. Sonraki 20 yılda da tüm filonun tamamlanmış olması bekleniyor.

ABD ayrıca 2030'ların başlarında Kongre'nin onay vermesi halinde Avustralya'ya 3 "Virginia" sınıfı denizaltı satmayı planlıyor. ABD, bu adımı Avustralya'nın diğer ülkelerin desteğine gerek kalmadan denizaltıları kullanmasını sağlayacak ve destek kapasitesini sistematik olarak artıracak bir hareket olarak nitelendiriyor.

Avustralya'nın halihazırda sahip olduğu denizaltılara kıyasla ABD ve İngiltere'nin sağlayacağı nükleer enerjiyle çalışan denizaltıların daha hızlı ve daha uzun menzile sahip olması sayesinde Canberra hükümetinin bu denizaltılarını kullanarak uzaktaki "düşmanına" da saldırı düzenlemesini mümkün kılacağı ifade ediliyor.

Çin ile ilişkilerin gerilmesi

ABD-Avustralya-İngiltere işbirliğinin Pasifik bölgesinde İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana oluşturulan "en önemli ittifak" olduğu düşünülürken bu ittifak özellikle bölgede askeri varlığını artırmaya devam eden Çin'in tepkisiyle karşı karşıya kalıyor.

AUKUS'un bölgede Çin-ABD rekabetini kızıştırarak bölgesel silahlanma yarışını tetikleyeceğinden endişe ediliyor. Ancak ABD Başkanı Joe Biden, Avustralya'ya sağlanacak denizaltılarının "nükleer silahlı olmayacağını nükleer enerjiyle çalışacağını" özellikle vurguluyor.

Avustralya Başbakanı Albanese, AUKUS'u üç müttefik arasındaki ilişkilerde "yeni sayfa açacak" şeklinde nitelendirirken, Biden da anlaşmanın ilk amacının "Hint-Pasifik'teki istikrarı sağlamak" olduğunu belirtiyor.

Avustralya'nın geleceği için belirleyici nitelikte olan AUKUS ilk defa açıklanırken, Çin'in adı anılmasa da üç ülkenin "bölgede artan gerilimlere ve güvenlik endişelerine" dikkat çekmesi, bu işbirliğinin Pekin'in bölgedeki gücünü "dengelemeye" yönelik bir anlaşma olduğu yorumlarına yol açtı.

Biden, Albanese ve Sunak'ın denizaltılara ilişkin martta açıklanan yeni yol haritasının ardından Çin, ABD, Avustralya ve İngiltere'nin "kendi jeopolitik çıkarları için yanlış ve tehlikeli bir yolda ilerlediklerini" savundu.

Avustralya'ya nükleer teknoloji desteği sağlanmasını "büyük sorumsuzluk" olarak değerlendiren Çin, bu işbirliğinin "bölgesel istikrar ve barışa zarar verecek Soğuk Savaş zihniyetinden" ortaya çıktığını yinelemeye devam ediyor.

Ancak Çin'in Avustralya'nın en büyük ikili ticaret ortağı, Avustralya'nın da Çin'in en fazla ithalat yaptığı 5'inci, en fazla ihracat yaptığı 10'uncu ülke konumunda bulunması tartışmalara rağmen iki ülkenin denge politikasını sürdürmesine neden oluyor.

Avustralya içinden de AUKUS'a tepki geliyor

Öte yandan, nükleer enerjili denizaltıların halihazırda nükleer silahı bulunmayan bir devlete aktarılacak olması, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'ndaki (NPT) "boşluk" olarak değerlendiriliyor. Avustralya'nın da bu alanda örnek olacağı düşünülüyor.

Avustralya'nın kendi içinde de AUKUS'a karşı tartışmalar sürüyor. Ülkenin eski başbakanlarından Paul Keating, AUKUS'u, "Birinci Dünya Savaşı'ndaki zorunlu askerlik kararından bu yana verilen en kötü uluslararası karar" olarak nitelendirirken, Başbakan Albanese, Çin'in bölgedeki askeri gücünü ciddi şekilde artırdığını ve bu yüzden de anlaşmanın gerekli olduğunu savundu.

Fransa'dan "sırtımızdan bıçaklandık" açıklaması

Hint-Pasifik bölgesindeki deniz yollarının deniz ticaretinin önemli bir kısmını oluşturması ve Avustralya'nın nükleer enerjisi olmadan nükleer güce ulaşacak olmasına yalnızca Çin değil, Fransa da tepki gösteriyor.

Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü (ASPI) tarafından yayımlanan "Fransa'nın Hint-Pasifik Stratejisi" raporuna göre, bölgede denizaşırı toprakları bulunan Fransa, 2010'dan bu yana Hint-Pasifik bölgesine angaje olurken, 2018'den itibaren de özellikle denizcilik alanında ikili veya çok taraflı işbirliğine dayalı Fransız Hint-Pasifik stratejisini geliştiriyor.

Öte yandan, AUKUS anlaşmasının imzalanması, 2016'da Fransız Naval Group ile imzaladığı 12 geleneksel dizel elektrikli denizaltının yapımını öngören yaklaşık 50 milyar değerindeki sözleşmenin iptal edilmesine neden oldu. AUKUS nedeniyle Avustralya ile Fransa arasındaki bu sözleşmenin feshedilmesi Paris-Canberra ilişkilerinin gerilmesine yol açtı ve Fransa, Canberra ve Washington büyükelçilerini geri çekti.

Dönemin Avustralya Başbakanı Scott Morrison, anlaşmanın iptali hakkında Avustralya'nın, Fransa'yı önceden bilgilendirdiğini belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Morrison'un yalan söylediğini iddia etti.

Fransa'nın bu dönemdeki Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian, Avustralya'nın AUKUS'u imzalamasının ardından "sırtımızdan bıçaklandık" ifadesini kullandı, ABD için ise bu kararın "öngörülemez bir adım olduğunu ve (Donald) Trump dönemini hatırlattığını" söyledi.